Latest Blog Post
Ritüel ve Rol: Zevkin Ardındaki Tiyatro

Kadın zevk almak istiyor,
ama ne zaman gerçekten arzulasa,
bir iç ses onu geri çekiyor.
Çünkü hâlâ kendi içinde taşıdığı o eski ezber var:
“Ne kadar istersen o kadar kontrolü kaybedersin.
Ve kontrolünü kaybeden kadın, tanımını da kaybeder.”
O yüzden artık her temas bir sahne,
her heves bir prova…Bakışı bile özenle ölçülü,
gülüşü hesaplı,
suskunluğu bile anlamlı olmak zorunda.
Çünkü içten gelenin karşılığı, çoğu zaman yargı.
O yüzden kadın, en çok da kendine karşı rol yapar.
Zevk almaya hazır bir bedenin içinde,
kararsız bir zihni taşır.
İçinde devinen arzuyla,
öğretilmiş “zarafet” arasında sıkışır.
Ve sen, ona gerçekten dokunmak istiyorsan,
sadece tenine değil —
onun içinde kavga eden o iki kadına da dokunmalısın.Biri, özgür olan.
Dokunulmak isteyen, delirmek isteyen, iç çamaşırlarını çöpe atmak isteyen…
Diğeri ise “ölçülü”, “kibar”, “duyarlı” olan.
Sevilsin ama saygı duyulsun isteyen.
Bir yanda hayvansı haz,
öbür yanda toplumsal onay.
Ve şimdi sor kendine:
Kadını mı arzuluyorsun,
yoksa onun sana oynadığı kadınlığın fikrine mi aşıksın?
Onun sessizce kabul ettiği rolde mi tatmin buluyorsun,
yoksa onu maskesiz haliyle gerçekten görmek mi istiyorsun?
onun içindeki karmaşaya girmeye hazır olmalısın.
Kadının zevki basit değildir,
çünkü o sadece vücudunu değil,
kendini de sana teslim ederken
rolünü riske atar.Ve kadın, zevkle birlikte yıkılmak ister bazen.
Ama seni seçmesi için önce,
senin o yıkımı taşıyacak kadar sade,
o karmaşayı okuyacak kadar uyanık,
ve ona yalan söylemeyecek kadar net olman gerekir.
Kadın, haz yaşar.Orgazm olur, titrer, bağırır, susar, çöker…
Ama bu, doymak demek değildir her zaman.
Çünkü kadın sadece fiziksel olarak boşalmaz;
aynı anda gözle görülmeyen başka bir şey de talep eder:anlaşıldığını, görüldüğünü ve korunmadan hissettiğini…
Yani zevk, doyumun bir kapısıdır —
ama tek anahtarı değildir.
Posted 6/13/2025, 11:00 PM